-
1 perte
n f1 fait de perdre kayıp [ka'jɯp]2 fait d'être séparé de bir yakının kaybı3 perte de temps vakit kaybı -
2 потеря
ж, врзпоте́ря па́мяти — bellek yitimi
поте́ря аппети́та — iştah yitimi
больша́я поте́ря кро́ви — fazla kan kaybı
поте́ря созна́ния — bayılma
без поте́ри в зарпла́те — ücret kaybı olmaksızın
его́ смерть - больша́я поте́ря для них — onun ölümü onlar için büyük bir yitimdir / kayıptır
поте́ря пра́ва (на что-л.) — hakkın düşmesi
угро́за поте́ри незави́симости — bağımsızlığını yitirme tehlikesi
поте́ря вре́мени — zaman / vakit kaybı
поте́ри в живо́й си́ле и те́хнике — insan ve araç zayiatı
вы́йти из войны́ с наиме́ньшими поте́рями — savaştan en az kayıpla çıkmak
э́то привело́ к поте́ре голосо́в (избира́телей) — bu, oy kaybına neden oldu
с поте́рей э́того преиму́щества — bu üstünlüğün elden çıkmasıyla
-
3 amnesia
n. amnezi, hafıza kaybı, bellek yitimi, unutkanlık* * *1. amnezi 2. hafıza kaybı* * *[æm'ni:ziə](loss of memory: After falling on his head he suffered from amnesia.) hafıza kaybı, amnezi -
4 leeway
n. rüzgâraltına düşme, rotadan çıkma, gecikme, zaman kaybı, sürüncemede kalan işler, rahat hareket edilecek yer* * *1. geminin rüzgaraltı yanına düşmesi 2. rahat kımıldanacak yer* * *1) (the drifting of a ship etc away from its true course, or the amount of this.) sürüklenme, sapma2) (lost time: He has a lot of leeway to make up at school after being away ill.) zaman kaybı3) (extra space, time etc allowed: Book the later flight so as to allow yourself some leeway in case you're delayed.) yedek zaman -
5 Black-out
ein \Black-out haben belleğini yitirmek, bellek kaybına uğramak2) ( Stromausfall) kesilme, kesinti3) theat sahne ışıklarını söndürme -
6 boiling-off loss
kaynatma kaybi, pisirme kaybi -
7 loss through bleaching
beyazlatma kaybi, kasar kaybi -
8 без
-siz,-sız; -madan,-meden; - meksizin; yokken; kala (saat için)* * *1) ...siz;...madan,...maksızınбез де́нег — parasız
без спе́шки — acele etmeden / edilmeksizin
без тебя́ (в твое отсутствие) — sen yokken
без тебя́ он ничто́! — sensiz bir hiçtir o!
без поте́ри в зарпла́те — ücret kaybı olmaksızın
то́лько без обма́на! — aldatmaca yok ama!
без вмеша́тельства извне́ — dışarıdan bir müdahale olmaksızın
он был без пиджака́ — üstünde ceket yoktu
она́ была́ без созна́ния — kadın baygındı / bayılmıştı
они́ без труда́ пойму́т э́то — bunu anlamakta güçlük çekmeyecekler
об э́том нельзя́ говори́ть без гне́ва — insan öfke duymadan bundan söz edemez
статья́ без по́дписи — imzasız yazı
о́бщество без бу́дущего — geleceği olmayan bir toplum
оста́вить что-л. без отве́та — cevapsız bırakmak
оста́ться без рабо́ты — işsiz kalmak
встре́тить что-л. без восто́рга — coşku ile karşılamamak
рабо́тать без удово́льствия — zevk alarak çalışmamak
переводи́ть без словаря́ — elinde sözlük olmadan çevirmek
провести́ ночь без сна — geceyi uykusuz geçirmek
боро́ться за жизнь без эксплуата́ции и угнете́ния — baskı ve sömürüden arınmış bir yaşam için savaşım vermek
2) ( при обозначении часа) var; kala(сейча́с) без пяти́ три — üçe beş var
приходи́ без че́тверти пять — beşe çeyrek kala gel
••без сомне́ния — kuşkusuz
(хотя́ и) не без труда́ — zahmetle de olsa
я возража́л не без причи́ны — itiraz etmem sebepsiz değildi
-
9 жертва
kurban; özveri,fedakârlık; şehit,av* * *ж1) рел. kurbanпринести́ же́ртву — kurban sunmak
принести́ в же́ртву — ( животное) kurban etmek; перен. kurban etmek; feda etmek, harcamak
2) ( самопожертвование) özveri, fedakârlıkбыть гото́вым идти́ на же́ртвы — özverilere katlanmaya hazır olmak
нет таки́х жертв, на кото́рые он не пошёл бы ра́ди... —... için / uğruna razı olmayacağı fedakârlık yoktur
3) ( пострадавший) kurban, şehit (-di); avже́ртвы войны́ — savaşın kurbanları
стать же́ртвой чего-л. — bir şeyin kurbanı olmak
стать же́ртвой ава́рии — kazaya kurban gitmek
челове́ческих жертв нет — can kaybı yoktur
тигр бро́сился на свою́ же́ртву — kaplan avına atıldı
-
10 непродуктивный
непродукти́вный труд — verimsiz çalışma(lar)
непродукти́вная поте́ря вре́мени — zaman kaybı
••непродукти́вные су́ффиксы лингв. — işlek olmayan sonekler
-
11 убыток
zarar* * *мбольши́е материа́льные убы́тки — büyük mal kaybı
терпе́ть / нести́ убы́тки — zarar etmek
покры́ть убы́тки — zararı kapatmak
прода́ть что-л. с убы́тком — zararına satmak
причини́ть кому-л. убы́ток в разме́ре... рубле́й — birini... ruble zarara sokmak
••ты в убы́тке не бу́дешь — zararlı çıkmazsın
-
12 местная потеря устойчивости
Турецко-русский словарь и русско-турецкий словарь по строительству и архитектуре > местная потеря устойчивости
-
13 ослабление
gevşeme, gevşetme, güç kaybı, azaltma, zayıflatmaТурецко-русский словарь и русско-турецкий словарь по строительству и архитектуре > ослабление
-
14 падение давления
basınç düşmesi, basınç kaybıТурецко-русский словарь и русско-турецкий словарь по строительству и архитектуре > падение давления
-
15 потери воды
Турецко-русский словарь и русско-турецкий словарь по строительству и архитектуре > потери воды
-
16 потери давления
basinç kaybı, basınç düşmesi, pertТурецко-русский словарь и русско-турецкий словарь по строительству и архитектуре > потери давления
-
17 потери давления на входе
Турецко-русский словарь и русско-турецкий словарь по строительству и архитектуре > потери давления на входе
-
18 потери давления на выходе
Турецко-русский словарь и русско-турецкий словарь по строительству и архитектуре > потери давления на выходе
-
19 потери мощности
Турецко-русский словарь и русско-турецкий словарь по строительству и архитектуре > потери мощности
-
20 потери напора
Турецко-русский словарь и русско-турецкий словарь по строительству и архитектуре > потери напора
См. также в других словарях:
bellek kaybı — is., tıp Bellek yitimi Karısı kocasının bir bellek kaybı krizine tutulduğunu sanmakta olduğunu söylemiştir. S. F. Abasıyanık … Çağatay Osmanlı Sözlük
bilinç kaybı — is., tıp Sinir sistemindeki bir arıza sebebiyle bilincin yitirilmesi … Çağatay Osmanlı Sözlük
hafıza kaybı — is., tıp Bellek yitimi … Çağatay Osmanlı Sözlük
irade kaybı — is., ruh b. İrade yitimi … Çağatay Osmanlı Sözlük
su kaybı — is. Vücutta çeşitli sebeplerle kaybolan su … Çağatay Osmanlı Sözlük
kayıp — is., ybı, Ar. ġayb 1) Kaybolma, yitme, yitim 2) sf. Kaybolmuş olan, yitik, zayi Kayıp eşya. Birleşik Sözler kaybedilmek kaybetmek kaybolmak ağır kayıp bellek kaybı … Çağatay Osmanlı Sözlük
bellek yitimi — is., tıp 1) Büyük sarsıntı, humma yüzünden belleğin bozulması veya kaybolması biçiminde beliren ruh hastalığı, bellek kaybı, hafıza kaybı, hafıza yitimi, amnezi 2) Belleğin kısa bir süre durup işlememesi, bellek kaybı, hafıza kaybı, hafıza yitimi … Çağatay Osmanlı Sözlük
AMNEZİ — Psk. Hafıza kaybı, erken bunama, ihtiyarlık bunaması, histeri, beynin zedelenmesi gibi hâllerde meydana gelir. Hafıza kaybı kısmî veya umumi (genel) olabilir. Hasta, belli bir olaydan öncekini (retrofrat), yahut sonrakini (anterofrat) hiç… … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
agnozi — is., ruh b., Fr. agnosie Duyularda herhangi bir bozukluk olmamasına rağmen sinir sisteminin belirli bir yerindeki doku bozukluğundan ileri gelen algı kaybı veya yokluğu … Çağatay Osmanlı Sözlük
bellek — is., ği, ruh b. 1) Yaşananları, öğrenilen konuları, bunların geçmişle ilişkisini bilinçli olarak zihinde saklama gücü, dağarcık, akıl, hafıza, zihin Böylelerini dinlediğimizde, belleğimizde sözleri, hiç mi hiç, kalmaz. S. Birsel 2) bl. Bir… … Çağatay Osmanlı Sözlük
bilinç — is., ci 1) İnsanın kendisini ve çevresini tanıma yeteneği, şuur 2) Bir toplumdaki ruhsal etkinliklerin veya ruhsal durumların bütünü 3) Dimağ 4) mec. Temel bilgi, temel görüş 5) ruh b. Algı ve bilgilerin zihinde duru ve aydınlık olarak izlenme… … Çağatay Osmanlı Sözlük